
SİYAH MISRALARIN İNSANI
Sen karanlığı gece sanıyorsun,
Geceyi siyaha yakıştırıyorsun o masmavi zihninde.
Senin sandığın şeyler buğulu bir camın arkasını görememek gibi.
Bildiğin her şey suya yazılmış bir mısradan ibaret.
Ayın yanında yıldızları fark etmeyecek kadar fernassın.
Karanlığın gözlerini kamaştırmasından belli mecnunluğun.
Karanlık benim oysa ki, tam olarak benim adım.
Senin bakamayacak kadar boynun tutuk,
Ben fark edilemeyecek kadar siyahım…
Kapısız bir odanın duvarlarına hapsolmuşum.
Yaprakları ait olmadığı yerlere sürükleyen rüzgar,
Nehirleri kaynatan güneş olmuşum.
Ben birbiriyle ağlaşan sokaklarda,
Az önce koşarak geçmiş çocukların teriyim.
Kırlarda açan sümbüllerin,
İmsak vaktinden kalmış kırağılarıyım.
Bulutların toprağa hıçkırıklar ile dert yanışıyım.
Ben bir gölgeye bile sahip olamayan fani,
Kar üzerinde iz bırakamayan meçhul…
El ile tutulamayacak bir kum tanesi,
Denizin içinde avuçlara gelmeyen dalgaların köpüğü gibi…
Var olmadan yok olmuşum sahiden.
Hiç yok olmamış gibi bir kayboluş,
Hiç var olmamış gibi doğuş.
Ve hiç kaybolmamış gibi bir ölüm.


2 Yorum
Mustafa Odabaş
Çok beğendim çok yaratıcı , tebrik ediyorum. Okurken neden benim aklıma gelmedi dedim. Buda bakış akışı sanırım 😌
Fatma Betül ODABAŞ
Çok teşekkür ederim, kelimeleri sadece zihin ile değil aynı zamanda yüreğinle de okuduğun için abicim… 🙂