-
GÜLEN AYVA AĞLAYAN NAR
Başım ağrıyordu. Çatlayacak gibiydi sanki. Oysa yağmur ne güzel de yağıyordu. Sanki dünya üzerindeki tüm kötü yüreklerde hiçbir kirlilik bırakmayacak gibiydi. Bir ağacın dallarına benzeyen şimşekler ürkütmüyordu beni. İnsanoğluna ulaşmaya çalışan bir el…
-
AĞLAMADAN ÖLMEYİN
Gözyaşlarınızı akıtmadan ağlayın. Kâinatın karanlığında ki geniş basamaklı merdivenlerde, Elinizi kaldırdığınızda tutacak bir gökyüzünüz olmadığını hissettiğiniz an, Yüreğinin içine sokulabildiğiniz bir insan için, Akıtmadan ağlayın Gözyaşlarınızı. Soylu kadınların asla yalnız dolaşmayacağı o sarmaşıklı…
-
NAZENDE
Tam zamanıydı toprağa bir evlat vermenin… Hava ılıman ve henüz ölmeye yaklaşmamışken mevsim, bir ıhlamur ağacı dikmenin tam vaktiydi. Topladı çoluk çocuğunu kunduracı Salih Usta. En ufak ve ona en çok benzeyen oğlu…
-
ENGEL BEDENDE DEĞİL RUHTADIR
Engel Türkçede bir işin gerçekleşmesini önleyen neden, bir işi yapılamaz duruma sokan şey veyahut yolunda giden bir şeyin önüne konulan önleyici nesne olarak tanımlanmaktadır. Bu konuyu derinlemesine inceleyecek olursak, yapılan tanımı oldukça yetersiz…
-
KLAVYELEŞMİŞ KINAMALAR
Güneşli bir günün sabahında, bir adam odasında ki tüm dağınık kıyafetleri, boş kutuları ve çöpleri yararak banyoya koştu. Çok geç kalmıştı. Elini yüzünü aceleyle yıkadı, eliyle dağınık saçlarını düzeltmeye çalıştı. Tekrar odasına döndü.…
-
ÇOCUKLAR İÇİN
Ne kadar çok kıyılarda adım atıyor yüreklerimiz. Bir sendelememize bakıyor uçurumu boylamak. Siz yoksa suları ılık gökyüzünün mavisine benzemiş, çarşaf gibi yayılan denizin kıyıları mı sanmıştınız kıyıları? Asla. Dünyanın en dehşet saçan, en…
-
BEYAZ GÜNEŞ
Bak onun gözlerine Koskoca bir dağın arkasında güneşin batışını seyretmek gibi seyrediliyor ömrü Yazmasını olabildiğince geriden bağlıyor. İnsan ya bu, Gitmeden önce bütün yüzünü yine çeviriyor dünyaya. Doymamışçasına ve belki hiç yaşamamışçasına. Uzun…
-
YUSUF GİBİ
Ağlıyorsun ey zat! Azapla dolmuş ruh-ı fersudene ferahtır zati ağlamak, Dünyeviye kusuyor ellerin kolların saçak saçak. Yusuf ol ey zat! Yusuf’un yırtılmış gömleği kadar haysiyetli. Yolun uzundur, dikenler içinde ve kayalık, Deme arkamdan…
-
RUHU EBEDİYETE İNTİKAL ETMİŞ AŞK
Yitik bir zamanın son nefes alıp verişini yaşıyor şimdilerde aşk. Son sabaha çıkıyor geceleri, istemeye istemeye doğurtuyor güneşi her sabah. Çürük temelli pürüzsüz binaların arasında kalmış bir gecekondu şimdi o. Duvarlarının boyası…
-
HİSLİ HİÇLİK
Sığdıramadım ruhumu sahibi olmayan boşluklara. Bir türlü bir ‘varlık’ olamadım. Kendime hiç ‘ben’ diyemedim. Nereye gitsem, nerde bir yuva sıcaklığını bulsam birkaç gülümseme kadar sürdü aitliğim. Attığım bir önce ki adımın dahi misafiriydim.…